Beni tanıyan yahut yazılarımı, fotoğraflarımı görenler bilir ki ben doğayı, tabiatı, gezmeyi çok seven birisiyimdir. Bu sebeple her gezdiğim yeri sizlerle paylaşmaya çalıştım. İstedim ki memleketimizin ne kadar güzelliği varsa hepsi tanınsın bilinsin. Ve malumunuz Bozkırda ki Asar Tepe ben ve dostlarımın Bozkırı seyreyleyerek piknik yaptığımız yegâne mekânımızdır.
Asar Tepeyi cazibeli kılan belki Bozkıra hâkim bir nokta oluşu, belki şirin bir tepecik oluşu yahut mağrur yalnızlığı. Öyle veya böyle beni ve insanları cezbeden bir yer. İstedim ki burası daha cazibeli olsun. Adına tezat olan Bozkır gibi yemyeşil olsun. İstedim ki bunda bütün Bozkırlıların ve dahi Bozkırdan ekmek yiyenlerin Bozkırda DİKİLİ BİR AĞACI OLSUN. Gerisini biliyorsunuz proje hazırladık, duyuru yaptık, kamuoyuna sunduk. Ve fidan dikim tarihi olarak 10-04-2011 Pazar gününü belirledik.
Benim içimi sardı bir heyecan. Hayal ettim. Onlarca fidanın kuru toprakla buluşup can bulacağını, Bozkırın buna sahip çıkacağını, fidanların büyüyüp ağaç olacağını Bozkırda yemyeşil bir tepeciğimizin olacağını, insanların yıllar sonra da olsa bile ailesiyle çoru çocuğu ile ferah bir nefes almaya geleceğini hayal ettim. Dikilen mahleplere konan kuşların cıvıltısını, çamların rüzgârla olan dansını…
O gün geldi çattı. Cumartesi sabahı zor ettim desem yalan olmaz. İçimde yeni canların kıpırtısı. ‘’Sabah fidan dikiminde halkımızdan, bu fidanların altında gölgelenecek olan halkımızdan on onbeş kişi gelir, belki o insanları görenler bir fidanda biz dikelim der biranda sayımız çoğalır elbirliği ile fidanları dikeriz’’ diye hayal kurdum. Sabah 09:30 da fidanları Asar Tepeye taşıdık. Saat 10:05 de memleketin dört biryanından Ankardan, Hatay’dan gelen öğrenci arkadaşlar geldi. Gelenlerden bayan sayısı da azımsanmayacak kadar vardı. Yalan yok bayan kardeşlerimizin çalışamayacağını düşünmüştüm ki kısa sürede arkadaşların azimli çalışması yanlış düşündüğümü anlamamı sağladı. Ben hala bekliyorum üç beş kişi de olsa görüp yardıma gelir, camiden çıkan cemaat gelir ‘’ sadaka-i cariye niyetine üç beş fidan diker diye… Sonra aşağılardan bir kişi geldi. Ne kadar mutlu oldum. Bir kişi dahi olsun gelmişti davetimize icap etmişti, kırmamıştı bu gençlerin hevesini. Hışılaya hışılaya da olsa çıkmıştı o tepeden yukarı…
O gün başka hiç kimse gelmedi.
Ama hala umudum vardı. Gazeteye, internete, her yere Pazar günü dikeceğiz diye duyurduk. Yarın muhakkak katılım olur. Hiç kimse gelmezse özel olarak davet ettiğimiz mülki amirlerimiz gelir, ee onları gören birkaç kişi daha gelir elbirliği ile hayırlısı ile biter bu iş.
Pazar günüde gücümün tükendiği son ana kadar. Sakladım bu umudu. Ama gelen olmadı. Ya 8000 nüfuslu ilçede 10 kişi dahi olsun yok mu toprağını seven, ilçesine hizmet etmek isteyen. Gençlere destek olmak isteyen… Yokmuş… Hüsranım yorgunluğumu daha da arttırdı. Kolay değil cumartesi üniversiteli arkadaşlar hariç Bozkırlı olarak 4 kişi onlarca çukur kazdık taşlı kayalı toprakta. Pazar günü ise 5 kişi çalıştık. Ve bu insanların her biri eline kazma küreği ayda yılda bir alan insanlardı. Yorgunluk, hayal kırıklığı…
Bizim diktiğimiz fidanların belki çok az kısmı yeşerecek beklide hiç biri yeşermeyecek. Ama hiç kimse demesin ki ‘’fidan diktiler de ne oldu bak kurudu’’
Sözde Bozkır aşığı olan artistler hele hiç açmasın ağızlarını. Kalemlerinden akan mürekkebin hakkını veremeyen sahte Bozkır kalemleri yazmasın Hüseyin DUMRU nun bu sitemini…
Çok mu zordu gelip iki çukur kazmak, ona gücü yetmeyene 1 kg lık fidanları taşımak…
Yakışmadı ağalar. Tepenin bir başında çalışan gençlere bir ‘’Kolay gelsin’’ diyeceği yerde alaycı sözler sarfedip, Asar tepeye bakarak göbeğini kaşıyan ağalar sizden de Allah razı olsun. Ne diyelim. Hepinizden Allah razı olsun.
Hüseyin DUMRU
11-04-2011