MEYRE - KONYA 24 SAAT
Babalarımızın,dedelerimizin ağzından Konya’ya Sobran,Akören,Hatunsaray cihetiyle yaya gidilip gelindiğini bu yolculuklardaki serüvenlerini yine bu yolun 18 saatlik bir yol olduğunu çok dinlemiştim. Ama bizim çocukluğumuzda Konya’ya kıt da olsa otobüslerle ve kamyonlarla gidilip geliniyordu artık.
Köyümüzden iki arkadaş daha İVRİZ KÖY ENSTİTÜSÜNDE tahsilde idik. Öğretmen olacaktık. Orada ilk yılımızdı. 1952 yılbaşında, o kışta kıyamette yılbaşı tatilini köyümüzde, daha doğrusu ailemizin sıcaklığında geçirmek için gelmiştik. (O zaman ki adı Meyre, şimdi Harmanpınar).Bir haftalık tatil hemencecik bitti. Artık dönüş günü gelmişti.
Kışın delikanlı zamanıydı (Zemheri). Dağlar taşlar yazılar karlı ve o günde hafiften atıştırıyordu. Babalarımızla gidiş günü erken saatlerde Bozkır’a geldik. Kamyon, otobüs ne bulursak binip Konya’ya gelecektik.Aşıcının Ali diyorlar, onun kamyonu gidecek.Kamyonun üzeri çadırla kapanmış, oturaklar konmuş. 15-20 kişi varız. Sabah saat 9 suları Bozkır’dan çıktık. O zaman şimdiki yol yok.
Bozkır’ın çıkışında hemen Çarşamba çayı vadisine iniliyor. Pınarcık, Avdan ve Belkuyu köyleri hudutları içinde Konya Ovası köylerinin başlangıcı olan Apa’ya kadar yılan gibi kıvrılan derin U şeklinde bir vadi.Yanılmıyorsam bir de Jandarma karakolu var.
Mavi Boğaz’ın da yavaş yavaş Konya’ya doğru yol alıyoruz. Meşelerin çok olduğu ormanlık bir yerde Ali Dayı kamyonu durdurdu. Eşeklerine meşe odunu yüklemiş köylüler orada idi. Ali Dayı onları görmüş olmalı ki durmuştu. Pazarlık yapıp birkaç eşek yükü odun alıp kamyonun arka tarafına istif etti "Konya’da evi var, oraya götürüyor galiba" diye konuşuldu. Daha öğle saatleriydi. Akşama doğru Apa köyüne ulaştık. Bundan sonrası tamamen Konya ovasında gidecektik artık. Yaklaşık 60 km. yolumuz vardı.
Ova dümdüzdü, ama yol patika idi. Yazın toz, kışın çamur içindeydi. Ali Dayı, Apa yolu çıkışında durdu. Kendinden emin, deneyimli bir insan edasıyla"yol donuncaya kadar burada bekleyeceğiz" dedi ve kamyondan odunları indirmeye başladı. Hemen bir ateş yakıldı.Azıklar çıkarıldı, ateş başında yendi. Çaresiz bekleyeceğiz.Sanki denize açılmak için fırtınanın dinmesini bekleyen bir teknenin tayfalarıyız.
Mavi Boğazında alınan odunların hikayesi de böylece anlaşılmıştı. Derken yatsı ezanı okundu. Yolculardan bazıları çıkalım artık dediler. Ali Dayı kabul etmedi. Gece yarısına doğru yola çıktık. Ağır ağır yol alıyorduk. Yol donmuştu. Artık bu şekilde Konya’ya ulaşacağız derken kamyonumuz birden bire patinaj yapmaya başladı.Gidemiyordu. İndik ve çok derin bir çukura battığımızı anladık.
Ali Dayıya göre bu sürprizdi. Zira buradan az önce batan bir traktör çıkarılmıştı. Orası donmadan biz batmıştık.Bu defa odunlar tekrar indi. Tekerleklerin altına bataklık yere döşendi. Hep beraber kamyonu ittik. Zar zor buradan da çıktık. Ama bu da epey zaman sürmüştü. Karaman yoluna çıktık. Burası asfalt olmasa da oldukça bakımlı bir devlet yoluydu. Artık bir mani kalmadı derken kamyonumuz yine durdu.
Bu defa da benzin bitmişti.
Karaman yönünden gelen bir araç durduruldu. Ali Dayı muavini benzin için Konya’ya gönderildi. Biz orada kalan odunları yaktık. Belki bir kısmımız kamyon içinde titredi. Derken sabaha kaşı Konya’dan benzin geldi, yola tekrar koyulduk.
Konya’da Toros oteline geldiğimizde (burası Bozkırlıların kaldığı eski bir oteldi) sabah ezanı okunuyordu. Yaklaşık 100 km.lik Meyre Konya arası 24 saat sürmüştü.
Meyre Köyü Notları/Hüseyin Çetin
2003