Çocuk ve Genç Oyunları
Bozkır'da özellikle çocukların ve gençlerin, az da olsa geçmişte büyüklerimizin eğlenerek vakit geçirmek amacıyla yaptıkları, kuralları, başlangıcı ve sonu olan, hoşça vakit geçirmeyi sağlayan, hünere dayalı oyunlarımız vardır. Oyunlarımız maharete dayalı olduklarından; dikkat ve ilgi, hesap ve kitap ile bilgi ve beceri oldukça önemlidir.
Bozkır Oyunları'nda, diğer oyunlarda olduğu gibi “yenen ve yenilen” olarak iki kesin sonuç vardır. Oyunlarda rekabetin iyice oturması ve oyunların tam anlamıyla oyun olabilmesi için, oyunun başında, oyunculara sonuçta “bir ödül sizi bekliyor” (ödüle ait açıklamalarda da bulunulur) diye bir duyuru yapılır. Bu duyuru neticesinde, iddialaşma denilen ve bir armağana dayandırılan oyun için gereken motivasyon artık sağlanmıştır. Bundan sonra iş çocuklara veya gençlere kalmıştır.
Bozkır Oyunları'nda esasında Orta Asya Türk Kültürü'nün yıllardan beri süregelen esintilerinden nefesler almak mümkündür. Örnek verilecek olunursa; yumurta tokuşturma oyunu ecdadımızın, Orta Asya'dan Bozkır'a kadar getirdiği oyun çeşitlerinden birisidir.
Bozkır'da çocuk oyunlarına genelde bir tekerleme ile başlanmaktadır. Tekerleme söylenmesindeki ana amaç, yarışmaya kimin veya hangi gurubun önce başlayacağının tespit edilmesidir. Buna çocuklar veya oyunu oynayacaklar arasında “sayışma” da denilmektedir. Bu oyun tekerlemelerinden tespiti yapılabilenler aşağıda sunulmuştur:
Bozkır Oyun Tekerlemeleri:
Bir iki, kurnaz tilki,
Vallaha yenge ben yapmadım.
Horoz yaptı.
Horozun selamı var.
Al çık, bal çık.
Aradan önce sen çık.
Bir para, iki para, on para, başı gara.
Bircik, ikicik, oncuk, boncuk.
Al çık, bal çık, ondan önce sen çık.
Portakalı soydum.
Başucuma koydum.
Ben bir yalan uydurdum.
Duma duma dum.
Kırmızı mum.
Dolapta pekmez.
Yala yala bitmez.
Ayşe çık çık.
Fatma çık çık.
Kız sen bu oyundan çık.
Bozkır İlçesi'nde oynanan çocuk ve geçlerimizin oyunlarından tespiti yapılabilenler aşağıda sunulmuştur:
Oyunlarımız:
Asar oyunu,
Avcılık oyunları, (sapan, balık tutma, av hayvanlarını avlama)
Atları yarıştırma oyunu, (günümüzde oynanmamaktadır)
Cirit oyunu, (günümüzde oynanmamaktadır)
Çelik - çomak oyunu,
Çizgi oyunları,
Çöllek oyunu.
Çuvala girip koşma oyunları,
Düdük oyunu,
Evcilik oyunu,
Halat çekme oyunu,
İğne iplik oyunu,
Güreş oyunu,
Kabak oyunu,
Kaşık oyunu,
Kaşıkta yumurta taşıma oyunu,
Koşu oyunları,
Kule oyunu,
Kömür oyunu,
Labırga oyunu
Met oyunu.
Saklambaç oyunu,
Sobe oyunu,
Taş oyunları, ( üç taş, beş taş, dokuz taş)
Top ile çeşitli oyunlar.
Uçurtma oyunu.(çeşitli ebat ve şekillerde uçurtmalarla yapılan oyunlar)
Uzun eşek oyunu,
Yedi çanak oyunu,
Yoğurtta para bulma oyunu,
Yumurtaları tokuşturma oyunu,
Yüzük oyunu.
Yukarıda sayılan oyunlarla ilgili olarak tespiti yapılabilen “ Asar ve Düdük Oyunları”nın açıklamaları aşağıda sunulmuştur:
Asar (Nişan) Oyunu: Asar (nişan) oyunu, karşılıklı iki gurup arasında oynanır. Guruplar, 15-20 metre uzaklıkta paralel olarak üçer tane düzgün taşları üst üste koyarak asarları ( nişanları) diker. Guruplardaki her ferdin bir canı vardır. Ad çekme, ayak atma, taş saklama ile gurubun biri önce oyuna başlar. Diğer gurubun asarına sıra ile taş atarlar. Bir kişi ilk attığı taşla, diğer gurubun asarını yıkmışsa ikinci taş atma hakkını kazanır. Vuramazsa hakkı ölür. Arkadaşı devam eder. Karşı tarafın üç asarı da yıkılırsa gurup oyunu sırtına binerek bir asardan diğerine kadar taşırlar. Oyuna mağlup olan gurup başlar. Oyun istenildiği kadar oynanabilir.
Düdük Oyunu: “Düğün için başka köylerden gelen davetlilerin delikanlıları, kına gecesinden sonra konaklamak için bir evde toplanırlar. Burada kendi aralarında sabaha kadar sohbet ederler, saz çalarlar ve oyun oynarlar. Gençler, bu oyunu bilmeyen birini bir bahaneyle yanlarına çağırırlar. Onunla biraz sohbet ettikten sonra hep beraber bir oyun oynayacaklarını ve onun da kendilerine katılmalarını isterler. Gençler kendi aralarından birini seçerler. O kişide daha önceden ne yapacağını bildiği için ortaya geçer, dizlerinin üzerine çömelir, üzerine bir palto giyer ve yüzünü yere koyduğu ellerinin arasına alır. Bu haldeyken kimseyi görmemesi gerekir. Ortadaki genç artık ebe olmuştur. Diğer gençler çevresinde çember oluşturacak şekilde dizlerinin üzerine otururlar. Birinin elinde ipe bağlanmış bir düdük bulunur. Düdüğü biri ebenin arkasından üfler, ebenin çevresinde oluşturulan çemberde oturan ve oyunu bilmeyen gencin eline tutuştururlar. Ebe bulunduğu vaziyetten doğrulur ve düdüğü oyunu bilmeyen gencin elinde bulur. Düdük ebe tarafından kimin elinde bulunmuş ise onun ortaya geçmesi gerekir. Oyunu bilmeyen genç ebenin yerini alır ve onda aynı şekilde giydirirler. Yeni ebe dizleri üzerinde oturduktan sonra ipe bağlanmış düdük ebenin haberi olmadan ebenin paltosuna çengelli iğneyle tutturulur. Ebenin arkasında hangi genç varsa düdüğü fazla çekmeden üfler. Düdük sesi üzerine ebe doğrulur ve sesin geldiği yere bakar fakat kimsenin elinde düdüğü göremez Düdüğü bulamadığı için tek rar olduğu yere kapanması gerekir. Bu sefer diğer taraftaki kişi ebenin arkasından üfler. Ebe, sesi duyduktan sonra tekrar bakar ama kimseyi göremez. Çünkü ebe döndükçe düdükle ötmektedir. Böylece toplulukta herkes bu işe gülü güle bir kalır. Tabii bu şekilde ebe düdüğün kimde olduğunu bilemez ve çevresinde oturan gençler ebeyi iyice yoruncaya kadar devam eder.”
Güncellenme Tarihi: 18 Ocak 2011