İstanbul’un fethedilişinin 556. yıldönümü kutlamalarına tam bir gün vardı ve tarih 28 Mayıs 2009’u gösteriyordu. “Rüzgârını Bekleyen Bayrak” isimli bir makale yazmıştım. Bu makale, Bozkırla ilgili birçok internet sitesi ile mahalli gazetelerimizde yayınlandı. O günden bugüne kadar bir şey yazmamanın sebebi, Bozkır Bayrağı’nı dalgalandıracak olan rüzgârı beklemekte oluşumuzdur.
Bozkırlı yüreğimizle, sabrımızla ve hasretimizle beklediğimiz misafire, yani; Bozkır’ın makûs talihini yenecek ve Bozkır Bayrağımızı dalgalandıracak olan kahraman rüzgârlara kavuşacağımızı artık hissediyorum. Bundan dolayıdır ki; Semalarda dalgalanmayı sabırsızlıkla bekleyen Bozkır Bayrağı’na sarılı olan kelepçeyi çözecek anahtarı getirmekte olan rüzgârın Arslan Mustafa Türküsü’ndeki ezgileri terennüm ederek yaklaştığına artık inanıyorum.
2010 yılının gelmesiyle, Bozkır sivil toplum teşkilâtlarımızın yılmadan, bıkmadan ve kararlılıkla sürdürdükleri, istişare toplantılarının yerel yöneticilerimizin de vermiş oldukları desteklerle, Bozkırla ilgili internet sitelerimizin devamlı olarak Bozkır’ı ve Bozkırlıları gündemde tutmalarıyla, Bozkır mahalli basınımızın etkinliği ve sesliliğiyle ağır ağır, ama emin adımlarla “Bozkırlıların Birliği” amacına doğru yaklaştırmakta olduğunu görüyorum. Bu görüşümü aşağıda yazacağım hususlar da perçinlemekte ve tasdik etmektedir.
İstanbul Bozkırlılar Derneği’nin her onbeş günde bir İstanbul’daki kasaba ve köy dernekleri ile gerçekleştirdiği istişare toplantıları, Bozkırlılar Vakfı’nın daveti ile İstanbul Bozkırlılar Derneği’nin, Mahalle, Kasaba ve Köy Derneklerinin bir araya geldiği adı “Bozkır İstişare Toplantısı” olan ve 6 Şubat 2010 tarihinde İstanbul Bahçelievler’de gerçekleştirilen toplantı, Bozkırlıların kuruluşunda ve yönetiminde çok büyük ağırlığı olan İstanbul Konyalı Sanayici ve İşadamları Derneği’nin (KONSİAD) İstanbul’da düzenlediği etkinliklerde Bozkırlıların aktif olarak bulunmaları, İstanbul Bozkırlılar Derneği’nin bütün kasaba ve köy dernekleri ile birlikte elele, birlik ve beraberlik içinde Konyaspor için kar, yağmur, soğuk ve ayaz demeden yaptığı fedakâr davranışları, Konya’da kurulu bulunan İlçemiz, kasaba ve köy derneklerinin Federasyonlaşma amacı ile yaptıkları istişare toplantıları “Bozkırlıların Birliği”ne giden kutlu yolu açmaktadır.
Bu kutlu yolda karşımıza çıkabilecek olan engelleri de; Bozkırlılar Vakfı’nın 20 Şubat 2010 Cumartesi günü İstanbul’da düzenleyeceği ananevi “Arabaşı Gecesi”ndeki istişarelerle, İstanbul Bozkırlılar Derneği’nin mutat olarak ayda iki sefer düzenleyeceği istişare meclisleri ile eğitim etkinlikleri, Arslan Mustafa’mızın (Mustafa Çil) radyo programlarında önceden yaptığı ve bundan sonra da devamlı olarak Bozkır ve Bozkırlıların birlik ve beraberliğine yapacağı çağrılarla, muhtemelen 6 Haziran 2010 Pazar günü Bozkırlılar Vakfı ile İstanbul Bozkırlılar Derneği’nin İstanbul’da birlikte düzenleyecekleri “Bozkırlılar Pikniği”ndeki istişarelerle, Konya’daki; Bozkır, kasaba ve köy derneklerimizin birleşip inşallah kuracakları “Bozkırlılar Federasyonu” ihdasındaki istişarelerle, Ankara, İzmir ve hatta yurt dışında bulunan hemşehrilerimizin kurdukları ve kuracakları vakıf ve derneklerimizin verecekleri gönül destekleri ile aşabileceğimize inanıyorum.
“Bozkırlıların Birliği”ne giden kutlu yolda, Vakıf ve dernek yöneticilerimize, kanaat önderlerimize, Bozkır etiketli internet sitelerimize, mahalli basınımız ile medya kuruluşlarına ve yerel yöneticilerimize çok büyük görevler düşmektedir. Bu önder ve yöneticilerimiz gerek Bozkır’da gerekse başka mahallerde Bozkır’ın; sosyal, kültürel, ekonomi, turizm, sanayi, tarım, ticaret, ulaşım, bilim, teknoloji, çevre, spor, eğitim, sağlık alanları ile toplum yararına çalışma programları gibi konularda toplantılar, şûralar, bilgi şölenleri, kurultaylar ve gençlik geceleri gibi etkinlikler düzenlemeli, özürlü hemşehrilerimiz, gençlerimiz, çocuklarımız ve kadınlarımız ihmâl edilmeyerek onlara yönelik ikramlar, geziler ve eğitim programları tertip edilmeli, bunun için ihdası gerekiyorsa kurullar ya da konseyler tesis edilmelidir.
Unutmamamız gereken çok önemli bir özelliğimiz vardır ki; O’da “Bozkırlı” oluşumuzdur. Bu bizim ayrıcalığımızdır. Bizler istersek üstesinden gelemeyeceğimiz, yapamayacağımız hiçbir iş yoktur. Yeter ki isteyelim, kararlı olalım, birbirimizi sevelim, birbirimize inanalım, birbirimize kenetlenelim ve en önemlisi birbirimize güvenelim. Bunları yaptığımız ve uygulamaya devam ettiğimiz sürece; “Bozkırlıların Birliği”ni sağlamış ve devam ettirmiş oluruz.